top of page

Teşekkürler!

SARIDJE

Kültür üretmekle kültür tüketmek, bazen aynı şey gibi görünse de, aslında birbirinden inanılmaz derecede farklı konseptlerdir. Şu anda müşterisi olduğumuz her ürünle -Netflix’ten iPhone’a kadar Amerikan- kültürünü tüketiyoruz. Ancak bu tüketim, bir yerlerde yeni kültürlerin üretilmesine hizmet ediyor.


Kültürün ithalatçısı olmak, ürün ithalatçısı olmaktan çok daha riskli bir ekonomik handikaptır.


Bunu aşmak yıllar alır, ve biz henüz yolun başındayız.

Bugün Türkiye ekonomisinden birkaç başlık:


“Merkez Bankası rezervlerinde artış sürüyor.”

“Bakan Şimşek: Yatırımcılar geliyor.”


"Tamam, o zaman işler düzeliyor." derken, bir sonraki slayt:


“15-34 yaş grubunda 6,7 milyon işsiz!”


Bu olumsuz verinin doğru olmadığından neredeyse eminiz. Çünkü ülkede ciddi bir kayıt dışılık sorunu var. Ancak ilk iki verinin iyi yanına da sevinemiyoruz. Çünkü biliyoruz ki arkası boş.


Biliyoruz ki, yapmakta olduğumuz birçok şey ve başımıza gelen birçok sorun, gerçekle olan takasımızın değil; inançlarımızın bir sonucudur.


Nasıl inandığımızı değiştirmediğimiz sürece, gelecek bugünden farklı olmayacak.

  • 3 days ago

Geçenlerde önüme eski bir video düştü. Biri, Denzel Washington’a neden (Siyahi bir Amerikalı aileyi konu alan) kendi filmini kendisinin çekmeyi seçtiğini soruyor. Denzel’in cevabı yaklaşık olarak şöyle: “Steven Spielberg Schindler’s List’i çekti, Martin Scorsese de Goodfellas’ı. İkisinden biri diğerini yönetebilirdi ama yapmadılar. Çünkü arada kültürel farklar var.”


Eğer bir ürünün, işin, sektörün, sanatın, şehrin veya insanın kültürüne ait değilsen, orada bir şey geliştiremezsin. Yapsan bile zorlama olur. Kültür, DNA kadar belirleyicidir. Gizlenebilirsin ama görünür olamazsın.


Hayırlı haftalar.

bottom of page