top of page

Teşekkürler!

SARIDJE

  • 4 days ago

“Bildiğimizi aslında yanlışmış” çağında yaşıyoruz.


Her gün, bir bilgimiz başkaları tarafından çürütülüyor. Bu debunking dedikleri kancalama yöntemlerinin çoğunun içi boş. Birçoğu seviyeli ve güvenilir kaynakların desteğinden yoksun.


İnsanın fikrini değiştirmesinde elbette hiçbir sorun yok. Ama önce bilmediğini öğrenmesi, doğru veya yanlış bildiğini de test etmesi lazım. Sosyal medya buna pek izin vermiyor. Ciddi bir aciliyet ve hassasiyet duygusu yaratılarak insanlar etkileşim uğruna yanlış yönlendiriliyor.


AI’ın orta vadede kökten çözeceğini düşündüğüm meselelerden biri de bu. Influencer olarak konumlandırılan birçok karakterin işsiz kalacağını ön görüyorum.

Türkiye'de gözlemlediğim ve başka ülkelerde birebir kıyaslama fırsatı bulduğum meseleler hakkında yıllardır yazıyorum. Özellikle son 10 yıldır savunduğum temel husus, ülkenin bir bütün olarak batmakta olan bir şirketi çağrıştırdığı yönündedir.

 

Kulağa absürt gelebilir; safsata bir kıyamet senaryosu olarak da okunabilir, itiraz etmem.

 

Çünkü bu, büyük ölçüde bir içgörüdür; ciddi şekilde yanılabilirim.

 

Ve nihayetinde yanılmamın bana hiçbir maliyeti olmaz. Ama haklı çıkarsam, büyük bir yıkımla karşılaşabiliriz.

 

2040'da dönüp buraya bakalım.

Dünya ile rabıtasını koparmamış herkes bunu hissediyor. İyi okuyan, günceli sıkı takip eden ve insani ilişkileri güçlü olanlar ise bunu birebir görüyor.


Geçen biri IG'de şöyle yazmış: “Herkes nerede?” Ardından da “Farkında mısınız, Instagram boşaldı” demiş. Haklı. İçeride olanlar artık eskisi gibi iletişim kurmuyor, konuşmuyor. Veriler de bunu doğruluyor.


İnsanların içine çekilme ve sadece gözlem yapma süreci, aslında önemli bir göstergedir.

Peki bu ne anlama geliyor?


Artık sürecin bir parçası olmak istemeyişimizin arkasında, beklentilerimizin küçüldüğü ve anlamsızlaştığı gerçeği var. Ve sıkı dur: insanlar beklemediğin kadar AI ile zaman geçirmeye başladı.


AI bir araç olmaktan çıkıp bir entiteye dönüştüğünde kendimizi tamamen farklı bir dünyanın içinde bulacağız. O dünya da sandığımız kadar uzakta değil. 2035, beklentilerimizin aksine, yeni bir Homo sapiens’e ev sahipliği yapacak.

bottom of page