top of page

Teşekkürler!

SARIDJE

David Fincher bana göre gelmiş geçmiş en iyi yönetmendir.


Sizinle bunu sabaha kadar tartışabilirim. Hatta sizi ikna da edebilirim. Ama herkesi ikna edecek bir ispat bulamam. Bakın, Dünya’nın etrafında uydularımız dönüyor. Uluslararası Uzay İstasyonu, türümüzün gururu ve bir mühendislik harikası olarak hâlâ alçak yörüngede görev başında. Ay’a ayak basıldı. Ancak hâlâ birileri Dünya’nın düz olduğuna inanıyor.


İspat bir pazarlama konsepti ya da şablonu değildir.


İkna öyledir.


Pazarlama her zaman ve her koşulda bazılarını hedef alır.


Bizim işimiz budur.

Açıklık bu topraklarda yitik bir kavramdır. Karşıtı, katakulli, her yerdedir. Olağan olan ve beklenen de budur. Bu durum bize iki şey yapar: Görünmeyenden sürekli tedirgin, görünen olana karşı ise daima şüphe içinde yaşatır.


Biri insanı huzursuz, diğeri ise kuruntuya mahkûm bırakır.


Açıklık; sorumluluk, dürüstlük ve çalışkanlık gibi kavramların etrafında hayat bulur.


Açıklık, hüsnüzan ve güven ile sürdürülebilir kılınır.


Açıklık, her şeyin ötesinde, bir verimlilik metriğidir.


Varsa o mahallede, o ekonomide refah vardır; yoksa yokluk, yolsuzluk, israf ve yıkım…

Blog, neredeyse ilk günden bugüne, hep pazarlama, ticaret, motivasyon ve gündelik hayattan çıkarımlara odaklandı. Çok nadir de olsa politika üzerine yazdığım oldu. Neredeyse 6 yılı aşkın süredir her gün yazdığım bu blogda yapay zekâya politika ile ilgili yazıların oranını sordum. Cevap: %6.


İnanır mısın bilmem ama reaksiyon alma oranımda bu %6’lık pay, toplamın %70’inden fazlasını oluşturuyor.


Yani biz çok politik bir toplumuz.


Peki neden politika yazıyorum?


Siyaset bilimi eğitimi almış biri olarak şunu net söyleyebilirim: Politik olmak ile politikaları konuşmak çok farklı şeylerdir. Ben politik değilim. Taraf tutmuyorum. Hatta taraf olma kavramına inanan bir insan da değilim. “Bitaraf olan bertaraf olur” sözünün de atalarımızın ortaya attığı en büyük zırvalardan biri olduğunu düşünüyorum.


Politikaları yazıp konuşuyorum çünkü politika yapıcılar, hiçbir sosyal entitenin elinde bulundurmadığı bir güce sahiptir: Yürütme yetkisine. Bu yetki sınırlandırılmadığı ve denetlenmediği sürece, maliyetini hem politik olan hem de olmayan ödeyecektir. Bu bir hak meselesidir.


Benim fikir beyanım, yolda kapısı açık giden bir aracı fark edip uyarmak isteyen dürtüden farksızdır.


Öyle oku. Öyle anla.

bottom of page