top of page

Teşekkürler!

SARIDJE

Bu aralar yine Türkiye hakkında yazıyorum. Diyebilirsin ki, "Ya dostum, hani siyaset konuşmuyorduk?" ama inan, halt edersin. Çünkü bu artık bir siyaset meselesi falan değil. Bu, delilerin arasında akıllıların bir cinnet halidir. Etrafımız, 6'ya 2 dememizi bekleyen tavşan çizerlerle doldu. Ha bugün, ha yarın derken, sabır sahipleri olarak artık şunu görüyorum: Yok arkadaşım, bu işin sonu hayır değil. Ve bu ülkenin problemlerini çözmeye yönelik irade koyacak bir tane aklıselim dürüst adam yok.


Bunu doğru ve dürüst insanların bilmesi ve anlaması lazım. Bunu kendime Pazarlama yazmaktan çok daha ehemmiyetli bir görev olarak benimsemiş durumdayım. Buna borçluyum. O yüzden, bir müddet daha bunları konuşmaya devam edeceğiz.

Türkiye’nin, yeni bir hikâye etrafında yeniden örgütlenmesi gerekiyor. “Nedir bu hikâye?” sorusu, “Nedir bu yapısal reformlar?" sorusuyla aynı derecede haklıdır, hatta özünde aynı sorudur. Yapısal reformların hiçbirini kültürel dönüşüm olmadan gerçekleştiremezsiniz. Aynı kültür, benzer kusurlu yapıları yeniden üretir. Kültür ise yalnızca yeni bir anlatıyla güncellenebilir. Ve bu, bir günde ya da birkaç yılda olacak bir şey değildir. En az 10 yılınızı alır.


Güncellenecek olan bu hikâye; iş yapmak, kariyer kovalamak, akademik ya da sivil ideallerin peşinden gitmek, aile kurmak, çocuk yetiştirmek gibi yaşam tercihlerinize yön veren motivasyonun yakıtıdır. Yeni mahalleler, yeni birliktelikler bu yakıttan beslenir.


Böyle bir güncelleme ve değişimi vaat etmeyen hiçbir siyasiye umut bağlamayın derim.

  • May 8

Mark Twain alıntılık birçok laf etmiştir. Sık sık hatırlanması gerekenlerden biri ise şudur:


“Ülkeni her zaman, hükümetini hak ettiğinde savun.”


Siyasal İslam, 20 yıldır bunun tam tersini yaptı. Bugün önümüze konan adisyonun tek sorumlusu bu gözü kararmışlıktır. Ve hey, kredi kartına taksit yok. Her şey artık tek çekim.


Geçmiş olsun.

bottom of page