top of page

Teşekkürler!

SARIDJE

  • May 8

Mark Twain alıntılık birçok laf etmiştir. Sık sık hatırlanması gerekenlerden biri ise şudur:


“Ülkeni her zaman, hükümetini hak ettiğinde savun.”


Siyasal İslam, 20 yıldır bunun tam tersini yaptı. Bugün önümüze konan adisyonun tek sorumlusu bu gözü kararmışlıktır. Ve hey, kredi kartına taksit yok. Her şey artık tek çekim.


Geçmiş olsun.

Birkaç gün önce yıkım üzerine yazdım. Distopya iyi bir şey değildir. Ve nihayetinde, aklı başında her tepki “E yani…” ile başlar. Bu gayet olağandır; çünkü olumsuzluğa boyun eğmek, eylemsizlik doğurur.


Benim sözünü ettiğim yıkım ise kaçınılmazdır. Ama çözümsüz değildir. O gün Blog'da bu yazıyı Anka kuşuna referansla paylaşmıştım. Küllerimizden doğabiliriz ancak bu ciddi bir zaman alacaktır. Sorunu doğru tespit etmek, çoğu zaman tedaviden daha kritik bir aşamadır. Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmek çok önemlidir.


Türkiye'de Siyasal İslam kendi hikâyesini tüketti. Ve inan ki, bu eşi benzeri görülmemiş bir tükeniştir. Bu neden önemli? Çünkü bu ülkenin son otuz yıldaki öncü anlatısı buydu. Atatürk etrafında şekillenen seküler hikâye ise, ne yazık ki çok geride kaldı.


Eğer Türkiye küllerinden yeniden doğacaksa -ki muhakkak doğacak- bunu ancak yeni bir hikâyeyle gerçekleştirebilir.

Bugün Trump, Kanada Başbakanı Carney ile görüştü. Tüm olan bitene rağmen, hiçbir şey olmamış gibi. John Adams ve Jefferson birçok konuda anlaşamazdı; Adams ile Hamilton ise neredeyse düşmandı. Yine de Amerika’yı birlikte kurdular. Lincoln’ün iç savaş dönemindeki liderliği “Team of Rivals” (Rakiplerin Takımı) olarak anılır.


Harika bir tanımdır: Rakipler bile ortak bir amaç uğruna aynı takımda yer alabilecek olgunlukta olmalıdır.


Ortadoğu’nun en köklü problemlerinden biri, dostluğun da düşmanlığın da ölçüsüz olmasıdır.


Bu ölçüsüzlük, yaşadığımız birçok sorunun özünü oluşturur.

bottom of page