top of page

Teşekkürler!

SARIDJE

Aciliyet ulaştığında, hazır olmaya çalışamazsın. Dalgalar tekneyi dövdüğünde hazırsan hazırsındır. Değilsen, kaderine teslim olursun.


Covid geldiğinde, bir acildi: Enerjimizi, paramızı ve zamanımızı tüketti. Çünkü hazır değildik.


Her aciliyet bizi gafil avlamaz. Ve her aciliyet, bir öncekini düşünerek şu soruyu sorma fırsatı tanır: “Mümkün oldukça endişelenmeli miyim?” Hayır.


Hiçbirimiz, ‘Dün daha çok kaygılansaydım, bugün daha mutlu olurdum’ diyecek bir acile yakalanmadık.


Eğer aksiyon alacak, manevra yapacak alanın varsa yap. Yoksa, acile boyun eğme.

Hiç orada değilmiş gibi yaşa. Yarın bana teşekkür edersin.


Hayırlı haftalar.

Bu, eğer bir ümitsizlik söylemi değil de bir durum tespitiyse, dile kolay değildir. Doktorlardan sık duyarız. Bazen hukukçulardan, proje yöneticilerinden, mühendis ve mimarlardan...

 

Problemin zaman olduğu neredeyse her durum çözümsüzdür. Zamanın kısıtlı geldiği ya da zamanın hiç dikkate alınmadığı durumlar, her türlü uzman müdahalesini saf dışı bırakır.

 

İki yıl önce şöyle yazmıştım:


“Geç olsun da güç olmasın...” konuyu zorlamış bir atasözüdür. Geç olan, güç olur. Ve “Hiçbir zaman geç değildir!” çıkışı, bir enayi avutmasıdır. Geç, zamanın enflasyonudur. Ve hataya düşme: Zaman, erkenken bile çok pahalıdır."


Türkiye bunun farkında değil. Ama birçok şey için çoktan geç kalmış durumda.

 

Ben bugün bir seçim kampanyası yönetseydim, Carville’in kampanya söylemini hiç yumuşatmadan şöyle uyarlardım:  “Mesele çocukların, geri zekâlı.”

 

Çünkü artık yetişkinler için çok geç.

Tahmin, mütemadiyen yaptığımız bir şeydir. Markete giderken bile, rafta ve kasada karşılaşacaklarınla ilgili beklentiler inşa edersin. Evet, tahmin pasif bir beklentidir.


Beklentiler ise, hiç komplikasyona yer bırakmadan ikiye ayrılır: Veriye dayalı objektif gözlemle inşa edilenler ile duygusal kurgulananlar.


Birincisi belki %50 oranında doğru çıkar.


İkincisi ekseriyetle fiyaskoyla sonuçlanır.


Hayırlı hafta sonları.

bottom of page