top of page

Teşekkürler!

SARIDJE

Apple Watch, kinayeli bir şekilde "Bu saat zamanı gösterir..." diyerek birçok özelliğini sergilediği bir reklam yayımlamıştı. Ama aslında, bir saatin gerçekten yapması gereken tek şey zamanı göstermek değil midir?


Yüzlerce dolar ödediğimiz ve çoğu özelliğini kullanmadığımız bu ürün, bize akıllı olduğumuzu söyler. Bir gün işe yarayabilecek özellikleri öngördüğümüz için akıllı hissettirir.


Ve işte bu, Apple'ın en güçlü numarasıdır.


Mesele özellikler değil, akıllı olduğumuza dair verilen sözdür.


Satın aldığımız şey budur.

Bu hafta iş gereği full arabesk dinledim. Bilirsin, çok konuştuk, hiç sevmem arabeski. Sadece akımın yarattığı sosyal problemler ve kırılmalar değil, kalitesi de düşüktür. Ancak duygu, kaliteye ya da ambalaja bakmaz. Küf gibidir; gücü zorbalıktan değil, fısıltılardan gelir. Tutunacak bir yer, tüketecek bir madde ve varlığını sürdürecek bir yuva arar. Durgunluğa, ihmal edilenlere ve yaşamın yüz çevirdiği köşelere çekilir. Duygu, zamanın hayaletidir; sessiz ve süreklidir. Bir fetih değil, bir geri almadır.


Bu pasaj benim klasik kalemim değil. Ancak bugünün istisnası, bugünün dersidir:


Duygusuz Pazarlama olmaz.


Duyguyu kullan: Sevmesen de, işine gelmese de.

Güzel Pazarlama, güzel sorularla başlar. Doğru soruları soramayan, doğru Pazarlama yapamaz.


"Bu niye pahalı?" klişe bir soru olabilir, ancak doğrudur. "İhtiyacım mı var, yoksa sadece arzuluyor muyum?" problemini irdeler.


Mesela, akıllı telefonlarımız, kullandığımız tüm diğer cihazlar arasında (Airfryer'dan yeterli bir buzdolabına kadar) en pahalısıdır. Üstelik ciddi ölçüde bir ihtiyacın değil, sosyal bir bağımlılığın konusudur. O zaman şu soru, kapsamlı bir Pazarlama probleminin anahtarına dönüşür:


"Apple telefonu kime satıyor?"


İşine bir bak: Doğru soruları soruyor musun?


Eğer sormuyorsan, Pazarlama yapmıyorsun demektir.

bottom of page