Kahraman şehir
- saridje
- Nov 12
- 1 min read
"New York olmadan Batman efsanesi doğabilir miydi?” sorusu, Bob Kane’in ilham kaynağının merkezine şehri koyar. Öyledir de.
1930’ların New York’u, gangsterlerin cirit attığı, Büyük Buhran’ın işçi sınıfını biçtiği; şehrin Art Deco mimarisiyle gotik havasının keskin kontrastlar yarattığı bir dönemdi.
Bill Finger’ın “Adına Gotham dedik, çünkü New Yorklu olmayan herkesin kendini hikayeyle ilişkilendirmesini istedik” sözü hoş bir pazarlama jestidir ama pek işe yaramaz.
Bugünün dersi şu: Hikâye her ne kadar ürün ve markanın karşısında bağımsız bir unsur gibi dursa da, aslında birbirleriyle derinden ilişkilidir. New York’tan Kel Oğlan çıkmaz. Pazarlama, güzel alakalar kurar.
Comments