Yaşam biçimi
- saridje
- Jul 10
- 2 min read
Demokrasi ile ilgili ciddi problemlerimiz var.
En ideal temsil biçimi mi? Hayır. Mevcut en iyisi mi? Evet.
Bu arada kalmışlık, ABD gibi demokrasinin en agresif şekilde pratik edildiği bir ülkede bile, milyarderlerin siyasete ciddi yön verebildiği bir habitat kurmuş durumda.
Bugün sizinle tartışmak istediğim şey, yaşam biçimi kavramı. Bunu ciddi anlamda görmezden geliyoruz. Yaşam biçimi, genellikle kültürün, bazı durumlarda inançların ve nadir de olsa ideallerin şekillendirdiği bir kavram. Birincisi çok yaygındır. Mesela çingenelerin bir yaşam biçimi vardır. Bu, kültüreldir. Eğer değişime talep yoksa, buna müdahale edemezsiniz. İkincisi de yaygındır ama konsolide olur. Cemaatlerin neredeyse hepsinin kendine has yaşam biçimleri vardır. Üçüncüsü, mevcutta olmayan ama "olsa ne güzel olur" dediğimiz idealler üzerine şekillenir. Bir solcunun hayal dünyasında veya bir fütüristin DVD koleksiyonundadır.
Türkiye, 2000’li yılların başından bugüne, bu üç kalemde de tek çeşit yaşam biçimini dayatmak isteyen bir iklimin etki alanına girdi. Bana göre bunun eşi benzeri dünya tarihinde görülmemiştir:
Muhafazakârlar yalnızca kısıtlardan kurtulmak veya intikam için (FETÖ aracılığı ile) değil, kendi yaşam biçimlerini en geniş şekilde pratik etmek ve nihayetinde dayatmak için ciddi bir mücadele verdiler. Ve büyük kazanımlar elde ettiler. Bu; hem kültürel, hem dini, hem de idealler etrafında örgülendi. Kültüreldi çünkü Anadolu’nun dindar olmayanı bile muhafazakardı. Dini temelleri sağlamdı çünkü özellikle etki alanı geniş akademisyen kadro cemaatlerde yetişti. İdealistti çünkü geçmişini ve çöküşünü çok eksik anladıkları bir devlet geleneği, onlara Neo-Osmanlıcılık olarak satıldı.
Üç durumda da olgular göz ardı edildi. Ama buna hayret etmeyin; dünyanın her yerinde, yaşam biçimi için verilen her kavga olguları askıya alır.
Bugün artık bu yaşam biçimi mücadelesinin son evresindeyiz. Öyleyiz çünkü kültür evrildi, din rafa kalktı ve ideallerin içinin boş olduğu görüldü. Yakıt tükendi. Şimdi bu Doblo ya motoru yakacak ya da birileri çıkıp “Ben bu aracı yanlış kullandım, el at da yol kenarına çekelim.” diyecek.
Her halükarda bizi yeni bir yaşam biçimi mücadelesi bekliyor olacak. Bana göre daha sert, daha belirgin ve muhtemelen daha yıkıcı olacak. Olan yine işine gücüne bakmak isteyenlerin başına patlayacak.
Azınlıktalar ki, ülkenin başı beladan kurtulmuyor.
Pehpeh.
Comments