top of page

Teşekkürler!

SARIDJE

Colonel Sanders, KFC'yi kurarken, bugün McDonald's'tan sonra en çok şubesi olan restoran zinciri olacağını hissetmişti, çünkü hikayesi çok güçlüydü. Pizza Hut'ın kurucuları Dan ve Frank Carney, 1958 yılında annelerinden borç aldıkları 600 Amerikan dolarını (bugün 6.621$), 1977 yılında şirketlerini PepsiCo'ya satarak 300 milyon dolara çıkardılar. Bu iki genç girişimci de kısa bir süre sonra bir ikon inşa ettiklerinin farkına varmışlardı.


KFC, Pizza Hut, Burger King vb. batmaz. Yum! Brands batar. Bu güncel örnekte olduğu gibi İş Gıda batar, TAB Gıda batabilir. Ama bu markalar batmaz.


Batmayan marka olur mu? Marka zaten batmaz. Batarsa, marka değildir.

Bir kelimesini de değiştirmedim. Çünkü hiçbir şey değişmedi:

 

Ekonominiz, iş yapma kültürünüze bağlıdır. Şöyle düşün: Yarın herkes Almanlar gibi çalışmaya başlasa, Türkiye’de işler durur. O kültür, bu habitatta yaşayamaz.

 

Depremden bugüne bir yıl geçti. Ne urbanizmde ne de üretim anlayışımızda hiçbir değişiklik olmadı. Çünkü iş yapma kültürümüz, yani düzenimiz bozulmasın diye gerçeği "Yüzyılın Felaketi" etiketiyle örtbas ettik.

 

Dün yüzleşmedik.

 

Bugün, sadece anmakla kaldık.

 

Yarın yine üzüleceğiz.

Biz şehirleri, şehirler de bizi şekillendirir. Tüm diğer sistemler de aynı şekilde işler. Alışkanlıklar, eğilimler ve bakış açısı, bu çizdiğimiz patikalarda inşa edilir. Mesela İstanbul'un birçok yerinde, tasarım sizi yayaya yol vermemek için dürter, zorlar. Evler huzur ve konfor için değil, yalnızca barınmak için inşa edilir. Dolayısıyla barınak işlevi görür ve öyle muamele edilir.


Bu, bir "Yumurta mı tavuktan çıkar?" tartışması değildir. Tabii ki doğru sistemler, doğru insanlar tarafından tasarlanır. Ve tabii ki kötü sistemler, beraberinde doğru insanları da harcar.


Güzel sistemler inşa etmek, en az güzel yaşamak kadar kültürün bir parçasıdır. Ve bu, önemli bir başlangıç noktasıdır.

bottom of page