top of page

Teşekkürler!

SARIDJE

Bu blog benim için bir günlük. Bazen 5-6 yıl önce yazdıklarımı geriye dönük okuduğumda şunu anlıyorum: Artık o yazıyı yazdığım günkü insan değilim. Ve sadece ben değil, tükettiğim ve etkileşimde olduğum her şey de değişmiş.


Bizi değiştirmeyen hiçbir versiyon/alternatif gerçeklik yok.


Bu nedenle, özellikle pazarlamanın önemli bir kaldıraç olarak kullandığı "Kendin ol!" lafı büyük bir zırvadır. Hangi kendim?


Duygularımız, olgularımız ve perspektifimiz değişir. Bakın, biz bunu dışa vurmasak bile, kabul etmesek bile değişim kaçınılmazdır.

Bugün, daha az kaygıyla ve daha az "Kendin ol" baskısı altında: Elinden gelenin en iyisini yap. Çünkü yarınki kendin, bugünkü kendinle henüz tanışmadı.


Hayırlı pazarlar.

  • Apr 25

Bir ideologun yapmayacağı şey durup bakmaktır.

Peki, nasıl durup bakmak? Meşhur "Are we the baddies?"* MEME'inde olduğu gibi, arada sırada kendine "Acaba?" sorusunu sormak.


Acaba bu düşünce sistemi, bu perspektif, bu yaklaşım ve bu inanç sisteminde bir problem olabilir mi? Eğer öyleyse, nereye bakmam gerekir?


Durup bir bak. İyi gelir.


*Kötü taraf biz miyiz?

Bu coğrafyanın kültürü bize keşfi değil, teslimiyeti öğretti. Ve yanlış anlama; teslimiyet de önemli bir pratiktir. Tevazu ve yetinmeyle ilgilidir. Ancak bu eğilim, geldiğimiz noktada bizi neredeyse her anlamda tüketmiş durumda. Olgular yüzümüze tokat gibi çarptıkça, bilmenin ne kadar hayati olduğunu fark ediyoruz. Bilmediğimizin farkına varıyoruz. Bu farkındalık ise, hemen ardından aceleyle gelişen bir 'bilme iştahı'na dönüşüyor ki; orada da anlamak ile bilmeyi birbirine karıştırıyoruz. Çünkü dinlediğini anlamış olman; anladığını bildiğin anlamına gelmiyor. Bu yanılgı, hepimizi kısa süreliğine de olsa birer deprem uzmanına, ChatGPT doktoruna dönüştürüyor.


Bu kültürün değişmesi gerekiyor!


En azından bu satırları anlayabilenlerin ve temel akademik birikimi olanların değişmesi lazım.


Buna çok acil ihtiyacımız var.

bottom of page