Richard Jewell’ın hikayesi
- saridje
- Sep 1, 2021
- 1 min read
Beni çok etkiledi. Film yorumu yazmayalı ise uzun zaman oldu.
Tabi bir Clint Eastwood perspektif tutkunu olarak subjektif davranabilirim. Uyarıyorum*.
Film 1996 Atlanta yaz olimpiyatlarında bomba dolu sahipsiz bir çantayı farkedip yüzlerce insanın hayatını kurtaran takıntılı bir güvenlik görevlisinin özgün/trajik serüvenini işliyor.
Saldırıyı kahraman ilan edilmek için planladığı suçlaması ile yılları tüketilen Richard’ın çok özgün bir karakteri var.
Öncelikle bu filmi izle. Listene falan ekleme, ilk fırsatta izle. Bunun iki sebebi var:
Birincisi, öyküler iki yönde evrilir. Koşullar protagonisti kollar ve sonuç melodramdır. İkincisinde koşullar nötrdür. Öykü her iki yöne savrulabilir. İzleyen veya okuyan taraf tutmakta çekingen ve kuşkuludur. Bana göre kaliteli öykü budur. Bu film ikinci türü işler.
İkincisi, kahraman dört dörtlük veya sorunludur. Birincisi insanı değil ütöpyayı işler. Richard Jewell ikincisidir, insandır.
Filmin bürokrasiye, yönetime ve gücü elinde tutanlara yaptığı eleştiri Richard’la yani kahramanla başlar. Devamında ise kurduğumuz sistemlerdeki çarpıklıklar her aşamada kendini gösterir. Bu bakımdan bu öykü bence bir şaheserdir.
Konuya pazarlamanın gözlüklerini takıp baktığınızda (Filmde bize bu imkanı tanıyan Richard'ın avukatıdır) şunu fark edersiniz: Öykü özgün ve zahmetli olmalıdır. Aksi kaliteli bir pazarlama ve sahiplenme için hafif kalır.
Son not: Saldırıda hayatını kaybeden iki kişiden biri Türk gazeteci Melih Uzunyol'dur. Kendisi olay yerine yetişmeye çalışırken kalp krizi geçirerek vefat etmiştir.
*Bu yazım diğer yazılarımın aksine objektivite kollamaz. O yüzden bu yazıda “Bana göre…” veya “Benim açımdan” gibi girişler duyabilirsin…
Comments