Sanal gerçeklik
- saridje
- Mar 7
- 1 min read
21.yüzyılda güçlenen küreselleşme ile birlikte, hem Pazarlama hem de diğer tüm sosyal bilimler açısından "Gelişmekte Olan ve 3. Dünya" için önemli bir şey gerçekleşti:
Görmeye başladılar.
"30 Sayfa" kitabının giriş bölümünde bu konuya biraz değinmiştim. Ancak eksik bıraktığım kısım tanımlamaydı.
"Ne demek görmeye başladılar?" Şu demek: 2000 öncesinde elinde sopasıyla avare avare çayırda dolaşan Mehmet Çoban, artık San Francisco’lu Jennifer’ın sabah kahvaltısında ne yediğini biliyor. Bu eş zamanlılık, Mehmet’e iki şey yaptı:
1-Mehmet, çayırını yadırgar oldu.
2-Mehmet, görmeyi bilmekle karıştırdı.
İkisi de bugün özellikle ABD ve AB’nin muzdarip olduğu göç dalgalarına neden oldu. Önceleri boşanmak nedir bilmeyen bu kitleler, çatır çatır yavuklularından ayrıldı. Depresyon, beraberinde şiddet ve intihar oranlarını artırdı.
Yıllar önce "Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?" sorusunu tartıştığım bir yazı yazmıştım. Şöyle başlıyordu:
"Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?"
Bir ikilem değildir. Eksiktir. Çünkü çok gezen okuyamaz diye bir kaide yoktur. Ancak mutlaka gezen sadece okuyana karşı avantajlıdır.
Mehmet neredeyse hiç okumuyor. Geziyor ama deneyimlemiyor. Kafası allak bullak.
Bu zamanı yeni tüketim biçimi bizi kökten değiştirdi. Hâlâ tam farkına varamadık, ancak artık dünyaya doğrudan bakmıyoruz. Ve gerçekte takmasak da hepimizin beyni sanal bir (VR) gözlükle perdelenmiş durumda.
תגובות