top of page

Teşekkürler!

SARIDJE

1990’larda yaşadığımız internet dönüşümüne ayak uydurduk. 2008 krizinde, son güne kadar çoğumuz olacaklardan habersizdik. Bitcoin trenini çok büyük bir çoğunluk kaçırdı. Covid hepimizi apansız yakaladı.


Kontrol, insanlara ürünler ve konseptler üzerinden satılan gelmiş geçmiş en büyük aldatmacadır.


Kontrolün yalnızca tek bir panzehiri vardır: Bitmek bilmeyen bir aksiyon hevesi.


Kendimiz dışında hiçbir şeyi kontrol edemeyiz, er ya da geç, bu bize mutlaka öğretilir.

ABD'nin Savunma Bakanlığı ismini Savaş Bakanlığı’na dönüştürmesi 3 milyar dolara kadar mal olabilir. 3 milyar dolar büyük bir paradır: Bu parayla konuttan sağlığa pek çok yerel problemi çözebilirsiniz.


Peki, neden bu değişiklik?


Çünkü algının bedeli, üreteceği yeni olasılıklar nispetinde değerlendirilir.


ABD yönetimi, bu ismin ajandasına daha iyi hizmet edeceğini düşünüyor.


Bu bir pazarlama yatırımıdır ve diğerleri gibi kesinlikle uzun vadeyle ilgilidir.


ABD, pasif duran “savunma” terimini, daha agresif ve aktif bir terim olan “savaş” ile değiştirmiş oldu. Tabii, savaş kavramı her ne kadar daha enerjik görünse de bir o kadar da dardır. İfade yalnızca ihtilaf ve çatışma etrafında şekillenir.


1949 öncesine dönüş ise sembolik bir değişim değildir.


ABD savaşa hazırlanıyor. Bu çok net.

Gelişmekte olan ve gelişmemiş dünyanın son 20 yılda içine düştüğü tüketim sarmalı -ki burada yalnızca reel ürünlerden bahsetmiyorum- bu ülkeleri geri dönülmez şekilde değiştirdi.


2008’lerin başlarında “Yolları yok ama Facebook’ları var…” ifadesiyle tanımlanabilecek bu kültürel şok ortamı, yalnızca inanç sistemleriyle aralarındaki ihtilafı değil, aynı zamanda gerçek dünya ile aralarındaki kırılmayı da derinleştirdi.


Bunun sonucu olarak şunu çok net biçimde görüyor olmamız lazım: Bu sınıftaki ülkeler yeterli kültür üretemiyor; kendi kültürlerini aktaramıyor, iyileştiremiyor.


Yapay zekâ ile birlikte bu abukluğun tamamen kontrolden çıkacağını ve nihayetinde ciddi, gerçek zamanlı çatışmalara neden olacağını düşünüyorum.


ABD ve AB’nin göçmen kriziyle nasıl mücadele edeceği, bu süreçte belirleyici olacaktır.


Dünyanın başı, ne yapacağını bilmeyen gelişmekte olan ve gelişmemiş dünya insanıyla derttedir.

bottom of page