Göçmen krizi
- saridje
- Oct 10, 2021
- 1 min read
Göçmen krizi iki başlıkta sorun türetiyor: Kültür ve eğitim.
Eğer tanımadığınız biri eğitimliyse kültürel çeşitliliğini tolere edersiniz. Çünkü eğitilmeye yatkınlık bir kültürel koddur. Aksi hoş görülmez.
Bu nedenle ABD, Kanada ve Avrupa'nın ekseriyeti agresif göçmen eğitim programları uygular. Kültür çeşitliliği bu şekilde absorbe edilir.
Bir göçmenin düğününde hangi müzikle eğlendiği, öğle yemeğinde ne yediği veya kişiyi neyin tatmin ettiği çok önemli değildir. Önemli olan bunları yaparken mahallesine, şehrine, ülkesine ve dünyaya olan sorumluluklarının bilincide olup olmadığıdır.
Türkiye'nin göçmen problemi ise kendi kültürel kodlarındaki komplikasyonlar nedeniyle daha da karmaşık hale gelmiştir.
Türkiye kendi insanını eğitemez haldeyken göçmenleri ıslah etme yükü ile -maalesef- derin bir çıkmazdadır.
Pazarlamanın ise bu yarışta rolü büyüktür. Çünkü pazarlamacılar tescilli kültür yaratıcılarıdır.
Mesela bir kişi bir çöp parçasını bencilce yere atarken diğeri yine bencillikle yerden alıp çöp kutusuna atabilir.
Çünkü neredeyse yaptığımız her şey yapmamaktan daha iyi hissettirdiği için yapılır. Ve hataya düşme 'daha iyi' alengirli bir kavramdır. 'Daha iyi' birinci durumda sadece "Bana fiziksel zevk veriyor!" dedirtebilir. Diğerinde ise "Yaptığım katkılar ve iyilikler hakkında kendime anlattığım hikaye bana haz veriyor!" anlamına gelebilir.
İkincisi, yani öykülü eylemi üretmek pazarlamanın işidir.
Seni daha 'iPhone 12' eskimeden 13'ü çıkartarak tatminsiz ve memnuniyetsiz biri haline getirebiliriz. Ya da yetinmeyi ve kanaati öğretebiliriz.
Türkiye'nin kısa ve orta vade "Göçmen Krizi Çıkış Stratejisi"* pazarlamanın ayakları altındadır.
*Böyle bir strateji yok. Bunu uydurdum. Keşke olsa.
Comments